22 Aralık 2012 Cumartesi

Oooohh..! Hayat Bana GÜZEL..!



Oooohh..! Hayat Bana GÜZEL..!

Tepemde 3 tane dünya tatlısı cadı (Kızım Kayra ,Ecem ve Selin) ile gerçek bir tatil yaptım. Gerçek olduğunu , dönüş yolunda “ Allah Allah pazartesi günü yapacağım hiç bir şeyi hatırlamıyorum ” dediğimde anladım. Evet gerçekten öylesine tatil moduna girmişim ki, işi unutmuşum. Süper bir duygu. Tabi bunun en büyük sebeplerinden biri EGE nin o muhteşem havası, denizi doğası ve insanları tabiki…

MY Maria Select adında, Taş bina olarak 4 yılda inşa edilmiş minimum kural felsefesi ile yönetilen güzel bir butik hotelde konakladık. Mimarisi, odaların büyüklükleri, müşterilerle birebir ilgilenmeleri vesilesi ile Otel sahibi Şükrü Güner ile sohbet etme fırsatım oldu. (yoksa hiç konuşmayı sevmem ) Şükrü beyin ilginç bir geçmişi var, aslen Marmaris’li olmasına rağmen 70’li yıllardan 2000’li yıllara kadar Avusturya da yaşamış, halı exper liği, fuarcılık, çok zor bir iş olan telefon ile pazarlama gibi değişik işlerle uğraşmış. Sonunda sevdiği memleketine geri dönmüş, Datça’daki bu butik oteli açmış.

İyi ki de açmış , gerçekten %99 müşteri memnuniyetini %100 uygulayan ender otellerden birisi, özellikle akşamları barbeküde yaptıkları balıklar, etler muhteşem.. Yine kilo alıp döndük. Şükrü beyin nitelikli sürdürülebilir turizm konusunda ilginç ve güzel fikirleri var, yakında kendisini turizm camiasında göremeye başlarız..

EGE SAHİLLERİ BİR BAŞKADIR..!

Akşamları Ege’nin hafif rüzgarlı havasında sahilde yürüyüş yapmak bir başka güzel oluyor. Sahilde, takıcılar diye bilinen bir çok takı tezgahının bulunduğu ortak noktada, yine muhteşem bir pastane var. Akşamları çay içmek için yer bulamadığınız gibi sabah yürüyüşünüzü yarıda kesebilecek kadar başarılı bir fırınları var. Sabah kendilerine has poğaçaları, İzmir’in meşhur çöreği BOYOZ da var, çok fena çoook…

Böyle hissettiğim bir yerde Kastamonu’nun Daday ilçesindeki Barış At Çiftliği. Uzun yıllardır bahar aylarındaki değişmez adresimizdir. Kızımın at sevdası ile başlayan, Bülent ve Tevhide çiftinin ve oğulları Barış’ın, o doğal samimiyeti , muhteşem doğası , ve tabi kii yemekleri.. Organik meyveler, sebzeler.. Organik Gözleme ? .. Şaka bir yana gerçekten çok güzel ağırlıyorlar, her seferinde biraz daha uzun kalalım istiyoruz.

Sonunda tatil bitti..

Okullar açılıyor. Hemde nasıl açılıyor, hatta bazıları açıldı. Her gün yeni haber, her gün yeni bir isyan … Herkes konuşuyor, bir şeyler söylüyor, yönetime, okula, sisteme isyan… Herkes kendine göre haklı ama unuttuğumuz bir şey var. Çocuklarımız, o taze beyinler .. Sizce onlar bu açıklamalardan nasıl etkileniyorlar. Şu anda duydukları bir kelime bile hayatlarını değiştirebiliyor.. Psikolojilerini mahvetmeyelim. Daha başlamadan okuldan nefret etmesinler.

Belki gazetelere, televizyonlara engel olamayız ama onların yanında bu konuları konuşurken dikkatli olalım. Çözüm ararken onların okuyama, okul karşı olan hisselerini “MERAK” dan “ NEFRET” e çevirmeyelim. Şirketimde 5-6 yaş çocuklara verdiğimiz eğitimler sırasında sohbet ettiğimiz yavrularımızın gözlerindeki korkuyu gördüm.

Lütfen geleceğimizin “CESARETİNİ KIRMAYALIM.” Sistemle mücadele ederken onları harcamayalım, koruyalım.

Tüm çocuklarımızın, öğretmenlerimizin ve ebeveynlerimizin yeni eğitim yılını başarı , huzurlu ve sağlıkla geçirmelerini diliyorum.

Sevgiler…

Lütfi Özbilen



 
 

“GERÇEK DOSTLUK FOSFORLAŞMA GİBİDİR, ÇEVREMİZİ KARANLIK SARINCA İYİCE PARLAR.”


 
“GERÇEK DOSTLUK FOSFORLAŞMA GİBİDİR, ÇEVREMİZİ KARANLIK SARINCA İYİCE PARLAR.”
Denis Martin

Bu gün sizlerle ‘DOSTLUK’ hakkında biraz sohbet etmek istiyorum. Dostluğun da birçok duygu gibi beslenmeye ihtiyacı vardır. İlgiye , sevgiye , umuda hatta dokunmaya ihtiyacı vardır. Yoksa o dostluk sadece kelimelerde kalır. “Aramızdan su sızmazdı.”, “ Başım sıkışsa ilk arayacağım insandı.” gibi cümleleri kuruyorsanız dostluğunuz anlamını kaybetmiştir. Arkadaş ve dost arasında ince bir çizgi olmakla beraber, ikisinin birçok ortak tanımı da vardır ama en önemli ortak tanımı “güvendir” . Onu sınamak durumunuzda kalmamanızı dilerim. Arkadaşımız dostumuz bizi anti sosyal olmaktan kurtaracak en önemli etkenlerdir. Sosyal olmaktan sakın sosyal ağları kastettiğimi sanmayın, bizi anti sosyal yapan en büyük etkenlerdir onlar. Arkadaşlık ve dostluk duygumuzu kaybetmeyelim. Geçenlerde bir dergide okumuştum; “ Bundan böyle her hafta Cuma günü son altı ay içerisinde konuşmanız gereken ama bir türlü konuşamadığınız arkadaşlarınızdan birini arayın.” diyordu . Bunu ajandanıza not edin, sadece 4-5 dakikanızı alır ama bir ömür dostluk verir.

Haziranın son haftası çok güzel bir tatil yaptık. Daha önce defalarca gittiğimiz Antalya’nın Adrasan beldesindeydik. Genelde memnun kalırdık ama bu sefer daha da bi mutlu döndük. Buna, birlikte tatil yaptığımız “dostlar” en büyük etkendir. Yaklaşık 20 yıldır , senede en az bir kez bir araya gelen sevgi dolu 20 kişi civarından bir grup. Bu sayı hiç sabit kalmıyor. İlk seneler sadece akrabalar arasında başlayan ama zamanla içine dostlarını da dahil eden, enerjisini içlerindeki sevgiden, neşeden, paylaşımdan alan bu insanlar, akrabalık, dostluk, arkadaşlığın en güzel örneklerindendir.

Antalya’nın o dayanılmaz sıcağından en az 4 – 5 derece daha düşük olan Adrasan’da Neşe ablamızın yaptığı organizasyonla bir araya gelip, Tevfik abinin tecrübesi ve balık tutkusu, Volkan abinin lojistik destekleri ve sanki her an denizkızı çıkacakmış gibi derin derin ufka bakışlarından ilham alarak ? , benim miçoluğumla tuttuğumuz birkaç kilo balığın sohbetlere meze olması, Nilgün ablanın gözetiminde, Şükrü abinin kızıma tavla öğretirken mars olması, Sema ablanın çılgın fikirleri ile , Bora abinin tadı damağımızda kalan sohbetleri ile , Nur ve Şule ablamızın her derde deva ilaçları ile , gençlerimiz Damla ve Yigit’in asla yalnız kalmasına izin vermeyen Ecem ve Kayra ile , 78 yayındaki Gönül annemizin bize örnek olan enerjisi ile , bizi bu sevgi dolu insanlarla bir araya getiren Nazlı arkadaşımızın sessizliği bölen o neşe dolu kahkahaları ile bir çırpıda bitiverdi bir haftalık tatilimiz. Darısı başınıza diyorum .

Ve Ankara’dayız. Tatile gitmeden önce, (ismini kötü reklama gireceğinden vermeyeceğim) bir arkadaşımın “Hımm...gitme “ demesine rağmen Çukurambar’da yaklaşık 2 aylık maziye sahip Mai Karia’ya gittik. Oldukça büyük olmasına rağmen çok sıcak ve egzotik bir ortama sahip cafenin tuvaletleri ise bir sevdiğimin deyişi ile “Ay üstü Alfa” teknolojisine sahip. Kesinlikle görün ..

Sanırım hala tatil havasından çıkamamışım. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere herkese İYİ TATİLLER!..

Lütfi Özbilen



http://www.fokusakademi.com/makaleler/gercek-dostluk-fosforlasma-gibidir




ASLA VAZGEÇME ...!

Bazen hep önümüzde , hep yanımızda veya içimizdedir. Ama küçük de olsa bir IŞIK bekleriz. Olsun isteriz. Hatta o kadar yakındır ki , dokunabiliriz. Ama bir türlü olmaz.

Eninde sonunda o IŞIK yanar merak etmeyin, herkes için yanar.
SİZ ASLA VAZ GEÇMEYİN...!


16 Aralık 2012 Pazar

AVMPLUS DAKI ILK YAZIM

Levent Bey’den, “Yazarlarımız arasında sizi de görmek istiyoruz, bir sayfa ayırdık sizin için, düşünür müsünüz?” sorusuna, daha “Memnuniyetle” cevabını vermeden kafamda yüzlerce konu belirdi, sayfanın dizaynı yapıldı. Fakat kağıda dökmeye gelince “Hangi konu ile başlasam?..” sorusu ciddi bir hal aldı. Bir türlü karar veremedim, o yüzden kimsenin sıkılmaması, okuyan herkesin bir şey bulabilmesi adına “biraz ondan, biraz bundan” bahsedeceğim.


İşim gereği yıllarca seyahat ettim, aynı yatakta 3 gün üst üste yatınca mutlu olurdum. Türkiye’nin muhteşem güzelliklerine şahit olurken, yemek yemeyi çok sevdiğimden bir çok güzel restaurant ve mekan keşfettim. Şu sıralar, Ankara’dan çok uzaklaşamasam da, keşiflere devam…

Geçen hafta 28.si düzenlenecek Ahçılar Festivali’nin organizasyonunu görüşmek için Mengen Belediye Başkanımız Sayın Osman Erarslan'ı ziyarete gittik. Sayın başkanımızın her zamanki gibi muhteşem misafirperverliği ile bizi ağırladığı o günde, başkanımıza TÜM-KARDER Derneği’nden verilen “18 İlin En Başarılı Belediye Başkanı” ödül törenine de denk geldik, kendisini tekrar kutluyoruz. Yolunuz düşmese de özel olarak gidip görebileceğiniz bir mekan Mengen Lezzet Dunyasi. Önden gelen taş fırın bazlaması, manda kaymağı ve bal ile başlayan ziyafet şölenine, sac kavurma ile devam etmenizi ayrıca Bolu’muzun meşhur tereyağını da unutmamanızı tavsiye ederim.iki haftadır devam eden meşhur Dukan diyetimi deldiğim tek yerdi. Mart ayında düzenlenen 19 Bimy(Bilgi İslem Merkezi Yoneticileri ) toplantısında 4 günde 4 kilo alarak gelince... Son gün kahvaltıya tabağımda birkaç (!) parçayla otururken, arkadaşlarımın bana güldüğünü fark ettim, “Ne oldu?” dedim, “Kızmak yok,” dediler, Bir arkadaşım "arkadaşlar, Lütfi’ye uzaktan bakınca KANAL D logosuna ne kadar çok benziyor" demiş. Hepimiz güldük lakin bana dokunmuş olacak ki, 3 haftada 7 kilo verdim, sevgili Cengiz, duyurulur…

1 Mayıs İşçi Bayramını tatilinde, Sabah şirketteki arkadaşlar ile kahvaltı yapmaya İncek’te NeVü adında bir mekana gittik. Serpme kahvaltısı dışında papağanından maymununa, sincabına kadar bir çok hayvanı görebileceğiniz güzel bir yer. Haftanın belli günleri de fasıl varmış. Yalnız genç bayanlar dikkat! Hemen arka bahçede halihazirda bir nikah masası mevcut. Tatlı dilli beylerin, gece ikna edip, arka masada nikah kıydırıp, ertesi gün, “Nasıl yani…” dedikleri konusunda dedikodular var, AMAN HA!...

Bu arada, sizi bilmem ama ben uzun ve karlı kışın ardından mangal sezonunu da açtım. Cumartesi gecesi eşimle, sevgili Osman Sungur’un sahibi olduğu BUTCHA Restaurant’ta"muhtesem bir yemek yedik. Gerçi kendimi şarküteri reyonuna gidip gelmekten alı koyamadığım için bizim romantik yemek "gastronomik yemek” oldu. Mangal sezonunun açılışına layık, el yapımı ve özel terbiye edilmiş ürünlerle mangalımızı taçlandırdık. Senelerin bilişimcisi Osman Sungur 'u tebrik ediyor, yeni şubelerini bekliyoruz.


“Biraz ondan, Biraz bundan"la onumuzdeki yazilarda gorusmek uzere....